6 Mart 2012 Salı

15. haftadan 16. ya geçerken

Geçen hafta, apar topar çıktığımız, 9 günlük arkadaş-iş-aile gezisinden sonra nihayet evimizdeyiz. Gezmek çok güzel de insan tedirgin oluyor; ya bebeğe bir şey olursa, ya iyi uyuyamazsam, ya yediklerim dokunursa vs vs...

Neyse ki korktuklarımız gerçekleşmedi. Önce Ankara'da iki gün arkadaşlarımızı ziyaret ettik. Tekin ve Aysel bizim gibi bebek bekliyorlar, yaklaşık bir ay sonra dünyaya gelecek onların meleği. Çok güzel hazırlanmışlar, alışveriş yapmışlar. Tecrübelerinden biz de faydalandık. Hatta indirim var dedikleri yerlere uğrayıp, henüz çok erken olmasına rağmen, bizim Koray'a ciciler bile aldık. Şimdilerde bu cicilere bakıp bakıp hayalini kuruyorum doğmamış Koray'ımızın.

Ankara'da planladığımız kadar uzun kalamasak da Evren, Bilge, Durdane, Hakan, Tılsım, Deniz, Mine, Şahika, Deniz T, ve Serdar'ı da görme fırsatı yakaladık. Herkesi o kadar çok özlemişiz ki Ankara'dan hiç ayrılasımız gelmedi.

Ankara'dan Isparta'ya geçtik iş için. Daha doğrusu istifa işlemleri ve ilişik kesmek için. Tahmin ettiğimiz gibi yine her şey yavaşlatıldı. Bir dilekçenin kabulu bu kadar mı zor olur? İstifa etmek bu kadar mı zorlaştırılır? Neyse bekleyeceğiz SGK'dan ilişiğimizin kesilmesini ve nihayet yeni işimize başlayabilmeyi...

Isparta'dan sonra Alanya'ya, gezimizin aile ziyaretine bölümüne geçtik. Alanya, Kayseri, Ankara ve Isparta'nın soğuğundan sonra bize yaz gibi geldi.  Annemi, babamı ve Çiğdem ablamı ziyaret ettik. Uzun süredir görüşememiştik, bu ziyaret hepimize çok iyi geldi. Özellikle Ejderhan bir süredir molasız çalıştığı için ve ailesinden ayrı kalmaya pek alışık olmadığı için ilaç gibi geldi bu ziyaret ona.Bu arada Koray'da halası babaannesi ve dedesi ile tanışmış oldu, en azından seslerini duymuş oldu. Alanya'da uzun yürüyüşler yaptık deniz kenarında, güneşimizi aldık, bol bol taze portakal suyu içtik... Üç günün sonunda Antalya'da yaşayan arkadaşlarımızı ziyaret etmek için Antalya'ya geçtik. Kasım ve Bilge ile çok güzel bir yemek yedikten sonra iki ay önce Antalya'ya taşınan İlknur, Orkun ve İdil'in evini ziyaret ettik. İdil çok büyümüş, okula başlamış hem de çok akıllı bir kız olmuştu. Ertesi gün Atatürk parkında çok güzel bir kahvaltı ettik hep beraber, hava yine muhteşemdi. Antalya'dan ayrılıp Konya'ya geçmemiz gerekiyordu fakat bu sıcacık havadan soğuğa gitmek hiç cazip değildi doğrusu.

Kasım ve Bilge ile beraber Konya'ya doğru yola çıktık, tesadüfen onlarında Konya'da ki ailelerini ziyaret etme planları varmış bu sayede hep birlikte yolculuk yapma şansımız oldu. Toroslarda çok eğlenceli bir seyahat ve bol kar manzarasından sonra Konya'ya vardık. Konya'da Fatih, Betül, Elif ve Ali'nin evini ziyaret ettik. Elif altı yaşında Ali ise on bir aylık. İkisi de çok tatlı çocuklar ama benim ilgim kendim de erkek bebek beklediğim için doğal olarak Ali'ye kaydı. İçimden "vay be on bir aylık bebek bu kadar büyüyormuymuş" dedim ilk olarak. Sonra da Ali'nin etrafında pervane oldum, o ne güzel bir bebek yarabbim, kocaman gamzeleri ve simsiyah kocaman gözleri ile beni kendine hayran etti. Ali hiç yabancılamadı bizi, o güzel yüzü hep güldü, oyunlar oynadık beraber. Emekleyerek araba sürmesini dakikalarca seyrettim. Korkusuzca ayağa kalkıp bir kaç adım atışına, duvara kanepeye tutuna tutuna yürüyüşüne bayıldım. Kısacası Ali'yi görüp tanıyınca Koray'a olan özlemim arttı. Bir an önce doğsun istedim. Ali gibi tatlı bir bebek olsun istedim, onunla zaman geçirmek için sabırsızlandım.

Pazar günü yine mükellef bir kahvaltıdan sonra Kayseri'ye evimize doğru yola çıktık. Yolda zaman zaman kardan dolayı korkmuş olsak da sağ salim evimize geldik. Bir haftadır özlediğimiz annemize babamıza kavuştuk, onlar da bize, üçümüze...

Pazartesi günü yol boyunca endişelendiğimiz için hemen bebeğimi görmek istedim ve doktorumuza koştum. Kalp atışlarını duymak dünyaya bedeldi. Bebeğimiz büyümeye devam ediyor ve her şey yolunda. Allah herkesin bebeğini sağlıkla kucağına almasını nasip etsin.

Haftaya görüşmek üzere, sevgiler...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder